28 Mart 2008 Cuma

Trabzonlusun


61 plakayı her gordüğünde gözlerin doluyosa, her $ehirde trabzonluyum diyince sana yalama çekiliyorsa,avnı akerde sadece fenerbahceye kufredıosan,maçlardan once kayalıklarda içiyorsan,abaza duvarının ne oldugunu bılıosan,götünün dibinde adam vuruluyosa,hiç 1 yerde hiç 1 $eyden korkmuosan,çok cabuk sınırlenıosan,peynırlıyı cardakta yıyosan,trabzonspor $ampıyon oldugunda trabzonda mermı yağacağından allah ın 1 oldugu kadar emınsen,kavga edemedıgınde sonunda olayın tatlıya baglanacagını bılıyorsan,tanıdıgıın herkesın ewınde en az 1 silah oldugundan emınsen,ruhsatsız sılahlar toplatılacak denildiğinde gülme krizine giriyosan,her mahallede her allah ın günü kavga oluyorsa,artık yagmur yagmasın diyorsan , mekkeye gıtmeden uzunsokakta hacı olabiliyosan , 15 yıldır ıcıorum 1 bagımlıgını gormedım diyosan, o zaman TRABZONLUSUN :))



bu 1 kalıptı.. 1-2 madde ben cıkarıp farklı 1-2 madde ekledım.. :)))

27 Mart 2008 Perşembe

Erken Bunama


Cesc Fabregas, Lionel Messi, Cristiano Ronaldo, Alexandre Pato, Giovani Dos Santos,Luca Leiva ve aklıma gelmeyen inanılmaz yetenekler. Yaşları 18 ila 23 arasında değişiyor. Son 3 ü hariç diğerleri yıllardır üst düzey futbol oynuyorlar. Konuyu nereye bağlayacağım. Raul 17 yaşından beri üst düzey futbol oynamakta ve son 3-4 senedir inanılmaz bir form düşüklüğü yaşadı bana göre. Hatta Real Madrid de yeri tartışılmaya başlamıştı ki bence öyle bir ihtimal söz konusu dahi olmamalı. Neyse ki Ruud Van Nistelrooy la iyi bir 2li oluşturdular da işler yolunda gitmeye başladı. 77 doğumlu Raul. Yani henüz 31 yaşında ve 4-5 sene daha oynamalı. Ama sanırım artık vücudu kaldırmıyor. 17 yaşından beri 11 çıktığı Real Madrid de 31. yaşını bitirmesine aylar kaldı. Yani 14 senedir full time oynuyor. Galiba bir futbolcunun maksimum futbol oynama süresi 9 ila 10 sene. Tabiki 14-15 sene normal gibi gözükse de üst düzey, tam performans oynaması dediğim gibi 9 ila 10 sene. Bu rakamlar bile aslında iyi niyetli bence. Yukarda isimlerini saydığım futbolcular da çok erken yaşta form tuttular. İnanılmazlar. Ama umuyorum ki 29larında 30larında çökmüş olmazlar.

Progressive Gece Şiirleri - 3


geçen e5 ten gidiyordum çılgınca
seni gördüm gözüm dalınca
hassiktir noluyoruz dedim akıllıca
ya bir siktir git dedin acımasızca....


ulan sen ne insafsın karısın
demedin hiç sevişin savaşmayın
yollarına döşedim mayın
ahh ne güzel adamdın sen ibrahim akın...

Kokoşluk Sektörü


Daha önce milyonlarca defa işlenmiş bir konudur bu. Siz tikky deyin ben kokoş farketmez ama kesinlikle var böyle bir sektör. Dünyanın kralları sanki onlar. İstanbul 7tepeyse en az 3ünü bunlar yarattı, geri kalan 4ünün de alt yapı çalışmaları devam ediyor kazı halindeymiş. Herkesin karşılaştığı şeyler bunlar tabi görüyoruz çevremizde.. Tabiki '' e adam ne bok yemeye anlatıyorsun bunları biliyoruz lan it zaten nere bağlıcaksan olayı oraya gel '' diyenler olacaktır ki blogu okuyan 2 ila 3 kişi var benim bildiğim. Bu da ayrı bir sorun ya neyse onu başka bir postta tartışırız. Her neyse bunlara zıtlandığım kadar kimseye zıtlanmıyorum. ( bkz : zıtlanmak ) Artistlik, götü kalkıklık,bana dokunmaya yılan bin yaşasıncılık ( yok bu olmadı ) bunlarda tavan yapmış. E ama senin aklın yok ? Ne yapacaz ki biz şimdi ? Aklın yok lan. Daha ne olsun ? Biri açıklama yapsın bana. Düşünemeyen bir varlıksın sen. Farkında değildir, olabilir. Bak ona üzülürüm işte,acırım. Düşünsenize benim aklım yok ama bilmiyorum,farkında değilim.Ne acı.. Ama salak olduğunun farkında olanlar var ki fena haldeler. Suratına salaksın diyorsun mal mal bakıyor. Ulan cevap versene. Karşılık versene. Nasıl verecek ? Aklı yok ki. Düşünemiyor hıyar. Acıyorum lan size, harbiden. Vallaha bak. Ahan yemin de ettim.

25 Mart 2008 Salı

İddaa


Daha önceleri internetteki bahis sitelerinden oynardık bahis. Haberimiz vardı yani bu bahis davalarından. Bütün Avrupa liglerini ezbere bilirdik. İyi de para alırdık hani. O zamanlar ufaktık büyük para gibi gelirdi bize. Her neyse sonraları bu iddaa çıktı. Oranları azdı internete göre ama sardık işte devletin oyunudur ayağına. O sıralarda yavaş yavaş bahis yaptığımız siteler kapanmaya başlamıştı. Konudan uzaklaşmayayım. Şöyle ki ; bu oyun çok lanet olasıca bir şey. Bağımlılık. Hastalık. Hergün kupon yapmasam eksik hissediyorum kendimi. Ama kuponlar yatmaya devam ediyor.Durduramıyorsun.En bomba maçları bilip en banko dediğin maçta yatıyorsun çıldırıyorsun. Herneyse bi karar aldım onu açıklayacağım. Bundan sonra bütün yatan kuponlarımı saklayacağım. Kupon mezarlığı hesabı. Niye böyle bir şey yapıyorum mal mıyım diye sordum kendime az önce. Cevabım mantıklıydı. '' Kuponlara bakarım da ne kadar para akıttığımı görür belki biraz durulurum '' Ben sevdim şahsen cevabımı.

Muhasebe


100,102,153,191,391,500,590,120,121,321,128,252,254,331,360,770,690,600............ Daha da gider bu. Aklıma şimdilik bunlar geldi ama biliyorum ki bunların en azından 5 katını öğrenmiştim. Ne bunlar ? Muhasebe hesap kodları. Ömür törpüsü. Zar zor bitirdim okulu. Sırf bunlar yüzünden. Yok kayıtlarmış, ters kayıtlarmış, yok lifoymuş, fifoymuş ve daha binlercesi. Muhasebe okumayı kendine ilke edinmiş arkadaşlara da bir çift lafım olacak ; 1 siktirin gidin çay koyun ya.. Ne işiniz var muhasebede. Biraz daha çalışın, kasın kendinizi işletme, iktisat falan okuyun.. Bırakın bu işleri...

24 Mart 2008 Pazartesi

Derbi Kültürü


Forward ile gelen mailleri asla okumam. Tarzım değildir ama çok önceden gelen bir mail vardı başlığı dikkatimi çekmişti. Aynen yayınlıyorum güzel tespit.- İmla hataları yazara aittir.



'' Dunyanin "en unlu" ve "en kanli" derbilerinin sebebine?Soyle bir bakalim...


Iskocya.Glasgow.


Ayni sehrin iki takimi.Celtic ve Rangers.Biri Katolik, oburu Protestan.Din derbisi...(Katolik golcu Johnston, Rangers'a transfer oldugundaevi yakildi. Mac, Johnston'un goluyle 1-0 kazanilsabile, Rangers taraftarlari "mac 0-0 bitti" diyordu. )


Arjantin.Buenos Aires.Ayni sehrin iki takimi.Boca Juniors ve River Plate.Birini Italyan gocmenler kurdu, oburunu oz be ozArjantinliler.Irk derbisi...(Durum oyle vahim ki, sadece Bocalilarin gomulecegikabristan yapiliyor. Yani, mezara kadar...)


Italya.Roma.Ayni sehrin iki takimi.Lazio ve Roma.Biri fasist, oburu demokrat.Ideoloji derbisi...(Laziolular Mussolini'nin torunlari... Zenci ya da Yahudi futbolcu istemiyorlar. Asil isimleri SSLazio... SS, societa sportiva... Yani, sportifmuessese... Ama onlar icin anlami farkli... Roma'ninamblemi ise, Roma'nin kuruculari Romus ve Romulus'uemziren kurt figuru. Yani, parlamentonun atalari...)


Italya. Milano.Ayni sehrin iki takimi.Inter ve Milan.Biri kiro, oburu asil.Sinif derbisi...(Milan taraftarlari arasinda Duk'ler Baron'lar falanvar.)


Romanya.Bukres.Ayni sehrin iki takimi.Steau ve Dinamo.Biri asker, biri polis.Derin devlet derbisi...(Genel olarak birbirlerini dovuyorlar... Sonrabirlesip, herkesi dovuyorlar...)


Turkiye.Istanbul.Ayni sehrin iki takimi.Fenerbahce ve Galatasaray.Din ayrimi yok. Irk ayrimi yok. ideoloji ayrimi yok.Sinif ayrimi yok. Asker-polis ayrimi yok. Zengin-fakirayrimi yok. Egitimli-cahil ayrimi yok...ustelik, dunyadaki unlu derbilerden farkli olarak,taraftarlari "ayni sehir" ile sinirli degil.Butun ulkede var...Peki bunun adi nedir?Sidik yarisi derbisi... ''

Progressive Gece Şiirleri - 2


facebook profil fotoğrafı gibisin
kafan yana eğik
mesaj aparatı gibisin
gizliden başkalarına eğik.

taglenmiş foto gibisin
her zaman belli edersin kendini
en çok beğenilen applicationlar gibisin
sallamaz kimse ne dediğini.

Robbie Fowler


İlk kahramanım. Bitiriciliği,insanlığı, takım ve insan sevgisi biz cm cilerin anlayacağı şekilde 20 olan efsane. Neden bu kadar çok sevildiğini, sevdiğimi gösteren bir kaç bilgi vereyim ;


- Ezeli rakipleri Everton ile deplasmanda oynadıkları bir maçta attığı gol sonrası kokain içme suçundan yargılanan bazı rakip takım futbolcularına ithaf ettiği gol sevinci fotoğraftakidir.


- Eski Chelsea li Greame Le Saux a '' ibne '' demiş ve sonraları pişman olmadığını açıklamıştır.


- Attığı gol sonrası orta sahaya koşan hakemin düşmesinin ardından hakemin üstüne atlayarak bütün takımın üstüne çullanmasına sebebiyet vermiştir. Bir nevi altta kalanın canı çıksın yapmıştır hakeme.


- 28 Ağustos 1994 tarihinde Arsenal e karşı 4 dakika 32 saniyede 3 gol atmıştır.


- Yine bir Arsenal maçında ceza alanında düşmesinden sonra hakemin lehine verdiği penaltı kararına itiraz etmiştir. Penaltı olmadığına inanmaktaydı. Penaltıyı Seaman ın kucağına nişanlar Seaman topu tutamaz ve seken topu takım arkadaşı filelere gönderir. Gole sevindiğini gören olmamıştır.


- Liverpool un 2005 te İstanbul da penaltılarla kazandığı maçta tribünlerde bir taraftar gibi maçı izlediği sıkça söylenir.


- İngiltere nin gayrımenkul zenginidir. Şu anda oynadığı takımı Cardiff in antremanlarına, maçlarına helikopterle gidip gelmektedir.

Yiğit Özgür - 2







Yiğit Özgür - 1













İnanılmaz bir adam bu Yiğit Özgür. Beni çok güldürüyor. Sık sık karikatürlerine yer vereceğim ki böyle komik ve akıllı adamlarla aynı havayı solduğumuzu görelim diye.




Deniz


Doğduğumdan beri deniz kenarında oturan biriyim. Ben yaklaşık 2-3 yıldır bu tadı yaşayamıyorum. Benim için deniz bir sonsuzluktu.. Benim için dalga bir ninniydi. Kimi zamanda uyanmamı isteyen bir anneydi. 2-3 yıldır bu tadı yaşayamıyorum diyorum çünkü bunun sebebi o güzelim görüntüyü, doğayı bozan Karadeniz Sahil Yolu dur. Artık ne denizi ayağımın
altında görebiliyorum ne de dalga sesini duyabiliyorum. Araba sesinden başka ses duymaz oldum. İstanbul a taşındım daha da özler oldum denizi.


Gittikçe uzaklaşıyoruz denizden haydi hayırlısı..

Yakışıklı Değilsin Ama Sempatiksin




Duymaktan en çok nefret ettiğim cümle.


Kalabalık bir ortamda bir kızla tanışırsınız. Güzeldir. Muhabbete başlarsınız. Bir bakıyorsunuz kız da çok güzel tepkiler veriyor çok iyi anlaşıyorsunuz. Zaten kızdan da etkilenmişsinizdir daha önceden. Galiba o da benden hoşlandı diye düşünürsünüz. Çünkü size bakarken gülüyor , göz kırpıyor falan filan. Konu ise yavaştan aşk meşk davalarına gelir. Konuşmaları çok içtendir samimidir ve kaba tabirle bu kız iş atıyor ve tamamdır artık diye düşünürsünüz. Tam o sıra kafanızda hayaller kurarsınız. Onunla kırlarda el ele koştuğunuz ve yorulup bir ağaç altında oturup dinlendiğiniz sahnede birden irkildiğinizi hissedersiniz. Acaba duyduğum doğru muydu diyorsunuz içinizden.. Hayır hayır doğru olamaz. Yoksa yine mi? Bu lafı kaçıncı kez duyduğunuzu düşünürsünüz. Çok fazlaydı.. Sayamazdınız. Sonra hayal aleminden dönersiniz ve '' pardon ne demiştin '' diye sorarsınız hanım kızımıza. Ve bu hanım kızımız da o lanet olası cümleyi tekrarlar ;


yakışıklı değilsin ama sempatiksin ehehehhe.. Sonunda gülme efektiyle birlikte...


O anda bütün hayaller suya düşer. İçinizden türlü türlü küfürler edersiniz ama kıza sadece '' hımm sağol yaa '' demekle yetinirsiniz. Muhabbet tıkanır ve birden nefret etmeye başlarsınız o kızdan. Lanet olsundur. Gene olmamıştır. Bu da mı gol değildir. En sonunda da kendi cep telefonunuzu çaldırıp biriyle konuşuyormuş gibi yapıp '' ne babam mı ? '' tepkisi verilerek ortamdan sonsuza dek uzaklaşılır.

Jose Maria Gutierrez Hernandez


Biz futbol dilencilerinin taptığı oyunculardan birisi. Hiç ekstra hareketler yaptığı görülmemiştir.Ronaldinho gibi topla dalga geçmemiştir veyahut Cristiano Ronaldo gibi dribblingler yapmamıştır. Ne yapar bu adam diyeceksiniz. Kafası her zaman yukardadır. Topu ayağına aldığında bütün sahayı görebilmektedir ve o aldığı topu her zaman en iyi şekilde değerlendirir. Pasları, şutları, ince çalımları,attığı bacak araları, o mükemmel sol ayağı bana büyük haz vermektedir. Futbolu her zaman doğru oynar. Ortasahada çok sıkışmış bir oyunu bir pasıyla açabilir ve oyunun dengesini, temposunu kendisi ayarlayabilir.


Real Madrid in değerini tam olarak bilemediğini düşündüğüm bir oyuncudur kendisi. Ayrıca özel hayatı beni hiç ilgilendirmez.

Dennis Bergkamp


Bir gazete veya dergide okumuştum kendisiyle ile ilgili bir yazı. Hollandalılar gecesi mi ne düzenleniyormuş. Karadenizliler geceleri oluyor İstanbul da, Almanya da falan ondan esinlendiler heralde.Her neyse o gecede Hollanda futbolunun önde gelen isimleri bir masada oturup geyik yapıyorlarmış. Bunlar arasında adını hatırlamadığım çok ünlü eski bir Hollandalı futbolcu ve Dick Advocaat falan var yamulmuyorsam. Aralarındaki muhabbet nasıl geldiyse gelmiş geçmiş Hollanda futbolunun en iyisi kim sorusuna gelmiş. Biz toplansak arkadaşlarla karı kız muhabbeti ederiz. Kültür farkı işte. Gullit , Van basten diyenler çoğunluktaymış ki haksız da sayılmazlar yani. Ama Dick Advocaat '' gelmiş geçmiş en büyük Hollandalı futbolcu Dennis Bergkamp tır '' demiş ve muhabbet orda durmuş. Herkes o onaylayan baş sallama hareketini yapmış. İçinden '' vay anasını ben nasıl düşünemedim bunu '' diyenlerler içkilerinden bir yudum daha almışlar.

Şaka bir yana o herşeyden önce herkesin saygınlığını kazanmış kişiliğiyle, beyefendiliğiyle bilinen biri. Futbol zekasıyla, tekniğiyle ve zaman zaman agresif hareketleriyle futbolu bana sevdiren adamlardan biridir. Sokakta görsem eğilir ayak bileklerinden öperim o derece.

Futbol


Çok küçükken babamın beni götürdüğü bir kupa maçında tanıştım onunla. Daha önce adını televizyonda çok duymuştum adını. Babam izlerdi hep bende ona olan hayranlığımdan oturup yanında bakardım öyle ekrana boş boş.O gittiğim kupa maçından hiçbir şey anlamamıştım önce. Yaşını başını almış adamlar abiler çılgınca bağırıyorlardı. Bakıyordum arada babam da eşlik ediyordu. Babam beni omuzlarına alana kadar hiçbir şey görmemiştim. Fakat omuzlarındayken önce o yeşilliğe vuruldum. Uçsuz bucaksız gelmişti bana o saha ve o sahada oraya buraya koşan adamlara... Futbola olan aşkım burda başladı benim..İlk aşkımdı...O maçtan sonra futbolla ilgili ilk hatırladığım şey 94 Dünya Kupasıydı. Daha sonradan öğrendim neler kaçırmışım 92 de...90 da... Diego Armando Maradona yı ilk 94 te tanıdım. attığı bir golden sonra kameralara doğru çılgınca koşup sevindiği anı unutamam. Ya da Kenneth Andersson un mükemmel oyununu. Peki ya final maçında efsane Roberto Baggio nun kaçırdığı unutulmaz penaltı ve kupayı Brezilya ya hediye edişini.. İlk kez orda görmüştüm genç Ronaldo yu.. Nasıl da seviniyordu.Sonra tuttuğum takım için kader maçını hatırlarım. 5 Mayıs 1996... Hayatımda ilk kez şampiyonluk nedir öğrenecektim. Onu elimizden aldılar diye düşündüm daha çift rakamlı yaşlarıma yeni girerken. Aşkım belki de burda bitiyordu..Soğumuştum. Unutmadık belki ama kalbimize gömdük çünkü 2 ay sonra 96 Avrupa Şampiyonası başlayacaktı. Andreas Kopke hastasıydım.İsminden mi neydi bilmiyorum bir kaleciye olan hayranlığımın nedenini.. Çeklerde Patrick Berger vardı. O nasıl bir topçuydu allahım. Uzatmalarda Oliver Bierhoff un dönüpte vurması hala gözümün önündedir. 98 Dünya Kupası, ve 2000ler..Dün gibi hatırlarım..O arada Robbie Fowler ı, Dennis Bergkamp ı, Gheorghe Hagi yi, Hristo Stoichkov u, Alan Shearer ı tanıdım...Aşkım bir daha perçinlendi onları tanıyınca...Ve şimdi kendimi çok şanslı hissediyorum..Steven Gerrard ı, Francesco Totti yi, Guti yi, Kaka yı izleyince babama borçlu olduğumu düşünüyorum.. Ya beni o kupa maçına götürmeseydi ya da bana Real Madrid - Barcelona rekabetinin ne demek olduğunu anlatmasaydı bu kadar zevk alır mıydım hayattan...

Söyleyememek


Kişinin kendine güveni olmamasından kaynaklanan bir ruh halidir kanımca.

'' Aklıma gelen her şeyi söylerim valla hiç zaman mekan kişi farketmez '' diyenlere bayılıyorum. Ki ne kadarı doğru söylüyor bilmiyorum. Her neyse. Bayılıyorum çünkü ben bu kişileri hep kendine güvenen kişiler olarak gördüm. Hala daha öyle görmekteyim.

Ama ben söylemedim kimseye içimdekileri. Hep onlarsız yaşadım. Hep öyle sevdim. Yanlarında olmayı ama birlikte olmamayı sevdim. Uzaktan bakmayı, dokunamamayı seçtim..Çünkü kendime güvenim yoktu. Çünkü hep hayallerimde kurduğum şeyi yaşayamayacağım diye korktum..

Sonradan farkettim pek sağlıklı bir tercih olmadığını sessiz kalmanın..

Herkese yalan söyledim. Hatta bazen kendime yalan söyledim. Hayatımdan çıkarmaya çalıştım söyleyemediklerimi. Yanlıştı, bir insan sevdiğini söylemeliydi derdi çevremdeki herkes. Ama ben yapamadım. Olmadı. İçimde biriktirdim yaşanmamış aşklarımı. Keşke bir tane olsaydı.. Bir çok defa bu şeyi yaşadım..

Sonuçta ; mutsuz muyum ?

Evet..

Bundan sonra içimdekileri anlatabilir miyim kimselere ?
Hala bilmiyorum..

Progressive Gece Şiirleri - 1


hani kgs ile geçerken durur ve yaklaşıp kartı gösterir ya ekrana insan
ben de öylece baktım ve durdum sonra düşündüm yanına yaklaşmadan
bir sayı tutmuştum aklımdan aklımdan..

hani ogs ile geçerken kimseyi umursamaz bir tavrı olur ya insanın
sen de öyle umursamadın beni yanından geçerken
o sayı neydi diyenler ''1'' olduğunu bilmezler...

Ek$i Sözlük


Yanlış hatırlamıyorsam 2005 sonlarında tanıştım onla. Önceleri ne olduğunu anlamadım. Boş boş okudum. Sonraları farkına vardım tabi. Her gün takip ediyordum. Bir gün okumasam çıldırıyordum. Söylediğim şeyler hep sözlüğü çağrıştıran şeylerdi. 2006 sonbaharında kayıtlı okur oldum ve aynı şekilde devam etti bu okuma aşkım. Başkalarına çok garip gelebilir bir internet sitesine duyulan sevgi. Ama bu siteyi yaşayanlar bunun ne demek olduğunun farkındalar. 4 Kasım 2007 Klonların Saldırısı ile sekizinci nesil yazar oldum. 4 aylık süren yazarlık maceramda aklıma gelen her şeyi yazdım. 2 tane '' götümüze girebilir '' sebebiyle entryim silindi ve uçtum. Uçuruldum.


Neden anlattım bunu ? Çünkü '' lan bu çocuk ek$i sozlük özentisi '' ya da '' aa ben bu yazıyı okumuştum lan daha önce '' diyenler çıkar canımı sıkarlar diye. Büyük ihtimalle okuduğunuz o yazıyı ben yazmıştım. Sorun yok sakin olalım.

İlk..


Uzun zamandır aklımdaydı blog sayfası açmak... Okunmayacağını bilerek bir şeyler yazmak bazılarına saçma gelebilir ki haklı yönleri de vardır. Ama en azından söyleyemediklerini aktaracağın bir yer olur. Ben de öyle düşündüm ve işte uzun uğraşlar sonucu - ki ben uğraşmadım- açılan bu blog da bana yardımcı olan çok sevgili canım kardeşim Berna ya teşekkürlerimi ileterek bu blogdan haberi olan 3-5 kişiye sevgilerimi gönderiyorum.


Klasik girişlerin hastasıyım yolların ustasıyım.


Hadi hayırlısı.. :)